Bulutların üstü Kazbek Dağı Zirvesi

Derneğimiz sporcularından Selçuk Aslan’ın Türkiye Dağcılık Federasyonu İleri Kar-Buz Eğitimi ve Kazbek Dağı Tırmanışı

2000 bin km yol, 5047 m yükseklik, yağmur, kar, fırtına, buzul, buz çatlakları. Daha öncesi bu kadar zorlandığım bir faaliyet hatırlamıyorum. O kadar ki son kmleri geri geri yürüyerek indim.

Faaliyet desteği ve sponsoru olmadığından 11 ağustos sabahı çantamı hazırlayıp minimum bütçe ile yolculuk yapabilmek için otostop ile düştüm yollara. Toplanma yeri olan Trabzon’a 24 saatte vardım. Otostop sırasında yaşadıklarım ayrı bir hikaye olacak nitelikte. Beni yolda bırakmayanlara teşekkür eder sevgilerimi yollarım. Trabzon da aldığımız teorik eğitim ardından Gürcistan a geçtik.

  

Stepantsminda kasabasında parası olan arkadaşlarımız Gergeti Trinity Kilisesine kadar jipler ile anlaşıp eşyalarını taşıttılar. Kısıtlı param olduğundan yükümü sırtlanıp Kiliseye ekiple birlikte dik bir parkuru yürüyerek çıktım. İlk kampımızı Kilisenin olduğu platoya attık. Harika bir yer, manzara ve doğa muhteşemdi.

    

Sonraki gün daha yüksekteki Gergeti buzulunun altındaki su kaynağı yakınına kampımızı taşıdık. 2 gün boyunca sabahları kalkıp 3 bin metre civarındaki Gergeti buzuluna ileri karbuz eğitimi için çıkıp indik. İliklerimize kadar donup ıslanıncaya kadar eğitim alıyorduk. 2 gün sonra zirveye daha yakın olabilmek için 3653 metredeki Meteoroloji istasyonuna hareket ettik.

 

Meteoroloji istasyonu Dünya nın pek çok yerinden Kazbek Dağına tırmanmak için gelen yabancı dağcılar ile doluydu. Tanıştığım dağcılar arasında Polonya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Almanya, İran dan gelen dağcılar çoğunluktaydı. Bir de Bursa Belediyesinin desteği ile gelen Bursalı  Türk Dağcılar vardı. Bursa Belediyesini böyle bir imkan sağladığı için takdir ediyorum. Umarım bir gün Kırklareli Belediyesinden bizde aynı desteği görebiliriz.

 

Eğitim sonu zorlu şartlarda sınav olduk. 37 kişi içerisinden zirveye çıkmak isteyen 9 kursiyer ve 5 antrenörden bir tırmanış ekibi oluşturuldu. Gece saat 2 sularında hazırlanıp zirve için yola koyulduk. Gece ekipçe ilerlemek oldukça zorluydu. Derin uçurumların kenarından ilerleyerek buzul parkuruna vardık. Buzul parkurunda kramponlarımızı takıp ip birliğine girdik. Gece ilerlemek yorucu, soğuk ve buz çatlaklarından dolayı tehlikeliydi. Dikkatli ve yavaş tempo ile ip birliğinde iki grup halinde tırmandık. Buz çatlakları tehlikeli olsa dahi benim için hayran edici bir güzellikteydi. Son parkur oldukça dikti. Kazara düşsem sonum olabilirdi. Dikkatli bir şekilde ayaklarım donmak üzere iken zirveye vardık. Neyse ki hava açmış güneş yüzünü göstermişti. Zirve heyecanı ve güneş içimi ısıttı. Zirve de bir sürü fotoğraf çekilip dönüşe geçtik. Çıkarken korka korka geçtiğim yerlerden neredeyse koşarak indim.

Buzul parkuru bitip kayalık ve çarşak parkuru başladığında kendimi bitmiş hissediyordum. Bir süre kendimden geçtim. Sadece yürüyen biri oldum. Kafamdaki herşey soyutlandı. Arada bir mola verip sıvı ve enerji verici kuru meyve ve gıdalar aldım. Meteoroloji istasyonunu görmüştüm. Saatler geçiyor ama ben bir türlü ona yaklaşamıyordum. Meteroloji istasyonuna vardığımda tüm gücüm bitmişti. Daha önümde kasabaya kadar gider uzun bir yol vardı. Biraz dinlenip kampı topladık. Son bir gayret kasabaya ulaşmak için yola koyulduk. Çantanın askıları kollarımı kesmeye, ayakkabılar ayağıma vurmaya başladı. Bir insan için bu kadarı fazla idi. Vücudum beni durmam konusunda zorlasa da aşağı inmeliydim. Tekrardan buzulu geçip su kaynağına vardım. Biraz soluklanıp kiliseye doğru devam ettim. Yukarıdan bakıldığında kilise yakın görünüyordu. Yaklaştıkça yol uzadı. İlk defa bir yolun bitmeyeceğini düşündüm. Suyum bitti. Yanımda kalan tüm limonları sıkıp kendimi rahatlattım. Yinede ayaklarımın acısı devam etmeme izin vermiyordu. Bazen yan yan bazende geri geri yürüyerek devam ettim. Sonunda kiliseye vardım. Benden önce inen ekiple buluşup araç için beklemeye başladık. İnen son ekiple birlikte kasabaya inip durmadan Türkiye ye hareket ettik.

20 saatten fazla yol yürümüş ve açtım. Sabah sularında Trabzon a vardık. Ekiple vedalaşıp Kırklareli ne devam etmek için otostop ile düştüm yollara. Hayatım en ilginç otostop yolculuğuydu. Herhalde kimseye başımdan geçenleri anlatamayacağım. Yine yaklaşık 24 saat süren bir yolculuk sonrası İstanbul a vardım.

Şu an keyifli bir yorgunluk içindeyim. Hayatımın en yüksek zirvesine çıktım. Derneğimizin logosunu bulutların üstüne taşıdım. Umarım ileride daha çok genç bu sporla tanışır ve yüksek dağlara tırmanır.

Bu faaliyeti organize eden Türkiye Dağcılık Federasyonuna ve Antrenörlerine teşekkürler, sevgiler.

Selçuk Aslan

 

 

About Selçuk Aslan

someone who respects gaia

Bir yanıt yazın