Imagine Your Dance projesi İspanya’nın kuzeyindeki Bask Bölgesindeki Sorabile Çiftliğinde 14 ekim 20 ekim tarihleri arasında gerçekleşti. Burası halihazırda birçok topluluğa ev sahipliği yapmış bir çiftlik eviydi. 3 kattan oluşan bu evde en alt kat sadece dans için ayrılmış bir odadan oluşuyordu. Erasmus+ desteği ile gerçekleşmesi on farklı ülkeden katılımcının buluşmasına olanak sağladı.
Projenin ortaklarından biri Asociation Aragonesa de Danzaterapia idi. Bu sayede dans ve terapinin nasıl birlikte uygulandığına tanık olduğumuz ve çokca ürettiğimiz bir haftaydı. Bu üretimlerin ‘acaba nasıl olacak?’ ya da ‘ben dans edemem ki!’ gibi düşüncelerden çok uzakta hem kendimizi hem de bedenimizi keşfettiğimiz bolca etkinlik bazen küçük kutlamalar ve
ritüellerle doluydu. Bu açıdan bakıldığında sıradan bir Erasmus+ projesinin ötesinde yer yer inziva havasında geçtiğini söyleyebilirim.
Program boyunca Carlos Buj ve Miren Aingeru oturumları bölüşmüş haldeydiler. Miren doğa ile kurduğumuz bağı sürekli yeniden nasıl keşfedebileceğimize dair egzersizler yaptırdı. Örneğin bir gün içimizdeki suyu incelediğimiz, sonrasında ‘su olduğumuz’ dansımızı en sonunda nehire ziyaret ederek tamamladık. Böylece aslında insan olarak da doğanın tüm elementleriyle nasıl bir olduğumuzu deneyimleme fırsatına sahiptik.
Öte yandan Carlos’un etkinlikleri ormanın büyüsünü deneyimledikten sonra bu kazanımları dünyada nasıl kullanabileceğimize dair konuşma çemberleriyle doluydu.
Her zaman bir adım ötesinde durarak ‘o zaman yola şimdi nasıl devam edeceğiz?’ ve ‘neler yapabiliriz?’ gibi sorgulama alanlarını açtı. Bunları da hep kendi deneyimimiz üzerinden düşünmemize yardımcı olacak şekilde meditasyonlarla başlattığı oturumlarla destekledi. Konuşma çemberleri sayesinde hem kendi duygu ve düşüncelerimizi topluluk ile paylaştık ve
düşündüklerimiz görünürlük kazandı hem de başka kültür ve deneyimlerden gelmiş arkadaşlarımızın görüşlerine şahitlik ettik. Bu da aslında bir konu hakkında ne kadar geniş bir yelpazede his ve görüş olabileceğine dair bir bakış açısını kazanmamıza yardımcı oldu.
Projenin tümü bulunduğumuz alandaki doğal kaynaklarla birlikte düşünülmüş ve oradaki varlıklarla uyum halinde gerçekleşti. Dağ, dörtyüz yıllık meşe ağacı, küçük şelale, söğüt ağacı aklıma gelen ve bizi misafir eden ana unsurlar. Bu alanlarda kendimizi dans ile ifade etmek ve birlikte bağ kurarak zaman geçirmek çok kıymeliydi. Hareketlerler ile bedenimizle, orada bizi kucaklamasıyla doğa ile, oyunlarlaysa da birbirimizle bağ kurduğumuz çok zengin bir deneyimdi. Miren ve Carlos’un bu alanı bu kadar farkındalıkla ve kimi zaman doğaya böylesi bir büyülü bakışla bakmalarının sonucu olarak böyle bir projeyi hayata geçirebildiklerini düşünüyorum. Verdikleri emek ve yapmaya çalıştıkları farkındalık çalışmalarının bu bütünselliği sonrasında ne yapmak istediğime dair bana da çokca ilham ve heyecan vermiş oldu.
Bilgesu Gündeş
Doğaya Dönüş Derneği
